Mavi Şemsiyeli Kız Bölüm 8

  Kalbinin sesini hiç bu kadar yakın olarak duyduğunu hatırlamıyordu. Kalp atışı, derinden gelmesine bu kadar net duymasına bir anlam verememişti. Birden sırt üstü yattığını fark etti. Yan yatan birisi olduğu halde neden sırt üstü yattığına bir anlam veremedi. Gözlerini açmadığı halde hissettiği ışık artık göz kapaklarını bir an önce kaldırmasını söylüyor gibiydi.  Bütün bedeninin ağrıdığını hissedince uzun süredir sırt üstü yattığını tahmin etti. Şuan uyanmak istemediğine karar verdi ve ışığa arkasını dönmek isteyip biraz daha uyumaya karar verdi. Sağ kolunu destek alıp sol kolunu sağ tarafa yastığının üstüne koymak isterken dirsek içinde iğne batar gibi bir acı hissetti. Ne olduğunu bakmak için gözlerini açtı. Koluna baktığında bir seruma bağlı enjektör damardan ona bir ilaç veriyordu. Nerede olduğunu anlayama çalıştı. Bembeyaz bir odanın tam ortasında bir yatağın içindeydi. Yavaşça doğrularak etrafına bakmaya başladı. Duyduğu kalp sesi sol tarafta duran makineden geliyordu. Üstüne takılmış olan bantlardan dakika atılan kalp atışını görebiliyordu.  Sol tarafta kalan pencereden güneş ışığını girmesine engel olan bir ağaç ona günaydın dercesine dallarını sallıyordu.  Ağrıyan koluna baktı. Enjektörü yerinden oynattığı için hafif bir kanama vardı. Neden ve ne zamandır hastanede olduğunu düşünmeye çalıştı. Etrafında zamanı gösteren herhangi bir saat yoktu. En son nerede ne yaptığını düşünmeye çalışırken başına giren ağrı ile yastığa yatmak zorunda kaldı. “Sakin olmalıyım” dedi kendi kendine.  Sınav sonuçlarını açıklanacağı günden bir gün önce üniversitenin forum kısmında birkaç kişi ile konuştuğunu hatırlıyordu. Sonra onlarla buluşmak için okula gittiğini oradan hep beraber bir yerde yapılacak sınav hakkında konuştuklarını neler yapabileceklerini hatırlıyordu. Eve gitmek için mekândan çıktığını sonrası hiçbir şey bilmiyordu. Uyandığı bir yer bir hastane odasıydı. Kapı kolunun hareket ettiğini gördü, içeri kimin gireceğini merak ederek kapıya doğru bakmaya başladı. Elinde bir ilaç tepsisi olan hemşire arkası ona dönük bir şekilde kapıyı kapatıp ona döndüğünde hiç şaşırmamış gibi aydınlanmış bir gülümseme ile ona bakarak:


“Günaydın, uyandığına göre ilacın etkisi geçmiş demektir. “

“ Bana ne oldu?”

“Merak etme bütün sorularının cevaplarını doktor bey söyleyecek ama ilk önce senin uyandığına dair ona haber vermeliyim.” 

Yanına yaklaşıp kolundaki enjektörü dikkatlice çıkarıp steril bant taktı. Makinedeki son kalp atış ritmi ve tansiyona bakıp verileri bir dosyaya yazdı. Gülümseyerek odadan çıktı. Sorularının cevaplarını almak için doktoru beklemekten başka bir çare yoktu. Kendisine selam veren ağaca bakmaya başladı. Yerinden kalkıp pencereye doğru gidebilme ihtimalini düşündü ama yerinden kalmaya cesaret bulamadı.  Pencereden sanki ona bakan bir çift göz varmış gibi hissediyordu. Bir çift mavi göz… Uykudan uyandığı için kendinde olmadığını düşündü.  Bir saatin tik tak sesi gibi ritmik bir biçimde atıyordu kalbi. Bir çift mavi gözün ne anlama geldiği düşüncelerine dalmışken odaya doktor olduğunu zannettiği kişi girdi. Uzun boylu, esmer teniyle tezat olan yeşil gözleriyle gülümseyerek gözlerinin içine bakan bir doktor duruyordu karşısında. Değişik bir doktor olduğu her halinden belli oluyordu. Mesleğe yeni başlamış olduğunu düşünmüştü çünkü uzun yıllar çalışmış olan doktorlar hastanın yüzüne bakmaya bile tahammül edemiyorlardı. Daha önce izlediği bir filmdeki doktorun misyonuna sahip gibi duruyordu. Filmi hatırlamaya çalışırken:

“ Günaydın mı demeliyim bilmiyorum ama yoksa yeni hayatının ilk gününe hoş geldin mi? “ dedikten sonra sandalyeyi çekip Erkan’ı gözlerine bakarak konuşmaya devam etti:

“ Adım Ali Ersan, doktorluk hayatım boyunca senin gibi mucize diyebileceğim hastalarımdan birisin. Buraya geldiğinde kalbin atıyordu ama bilincin yerinde değildi. Bir kalp krizi geçirdin ve 6 dakika boyunca kalbin durduğu zaman yere düştüğünde başını çarptığında aldığın darbe normal bir insanda gerçekleşse ya beyninde herhangi bir sakatlık meydana gelirdi ya da ölürdü ama sen buraya geldiğinde ilk görüntü sonuçlarını gördüğümde mucizeyle karşılaştığımı anladım.”

“Bilincim yerindeyken kalp krizi geçirdiğim anı hatırlamam gerekir normalde ama hiçbir şey hatırlamıyorum.”

“ En son hatırladığın yer neresi?”

“ Yetenek sınavına girdiğim üniversitenin sınavları açıklanmadan bir gün önce aynı benim gibi sınav sonucunu bekleyen 4 kişi ile sınavda bize verilecek görev hakkında ne yapabiliriz diye konuşuyorduk. Sonra eve gitmek için kalktım yanlarından ondan sonrasını bilmiyorum.”

“ En son yaşadığın durumu hatırlamam iyi işaret herhangi bir hafıza kaybı yaşamadığına gösteriyor.  Beyin sarsıntısı yaşama ihtimaline karşın seni bir süre uyuttuk buna rağmen hatırlaman gayet iyi. Geçici bir süre ile küçük çapta hafıza kaybı yaşama ihtimali olma ihtimalline karşı hazırlıklı olmalıyız.  Birkaç gün daha misafirimiz olacaksın sonra hayatına kaldığın yerden devam edeceksin.”

“Doktor Bey sizden bir şey rica edebilir miyim mümkünse?”

“Evet, seni dinliyorum.”

“Bir defter ile kalem bulmanız mümkün mü ?”

“Tabii ki de Hemşire ile birazdan gönderebilirim.”

“Teşekkür ederim.”

Doktorla konuşurken bile bir çift mavi gözün onu beni unutma dercesine gözünün önünden gitmiyordu. Bu durumum bir sebebi olmalıydı. Hastaneden çıktıktan sonra normal hayatına hemen dönemeyeceğini biliyor alması gerekirken ilaçlar sebebiyle gözünün önüne gelen bu gözleri unutmamak için bir yere çizmeliydi. Çizim yeteneği olmadığı halde nasıl başlayacağını bilmiyordu. Ağaca baktı:

“Sence bu gözlerin bir anlamı var mı ağaç ?” dediği andan içeri gülümseyen bir yüzle hemşire geldi.  Doktorun kendisine verdiği ilaçla dolu tepsiyi ve diğer elinde defteri görmüştü:

“Erkan Bey, zamanı geldiğinde içmeniz gereken ilaçları buraya bırakıyorum. Birazdan akşam yemeği dağıtımı başlar. Yemekten yarım saat sonra ilaçları içmeniz gerekiyor. Bir de Doktor Beyden istediğiniz defter ve kalemi de buraya bırakıyorum. Geçmiş olsun.”

“Teşekkür ederim.”

Hemşire odadan çıktığı gibi masanın üstüne koyduğu defteri almak için yataktan kalktı. Normal odaya geçtiğinden beri kaslarını çalıştırmak için odanın içerisinden ufak adınlar atıyordu. Defter ve kalemi aldıktan sonra yatakta rahat yemek yemesi için yanında duran tekerlekli masayı çizim yapabileceği şekilde ayarladı. Yatağın baş kısmını elindeki kumanda ile masaya göre ayarladı. Her şey hazırdı. Geriye kalan sebebini öğrenmek için gözünün önünden gitmeyen gözleri çizmeye başlamaktı. Kalemi eline aldığında resim konusundaki yeteneğini hiç düşünmemişti. Yıllardır resim yapıyormuş gibi kalem parmaklarının ucunda çizmeye başlamıştı. Her detayı çizmeye çalışıyor her defasında eksik bir tarafı var mı diye kontrol ediyordu. Kapının açılmasını bile duymamış elindeki tepsiyle kendisini bekleyen kişinin kendisine seslenmesiyle başını defterden kaldırmıştı. Çizdiklerini görmesi istemediği için defteri hemen kapatmış gelen yemeğin masaya koyup aynı hızla odadan çıkmıştı görevli.  



Yorumlar

Popüler Yayınlar