Aklımdan Geçenler: Kitaplık Temizliği Esnasında Gelen Düşünceler
Aslında bugün aklımda yazacağım blog yazısı belliydi ama bilgisayarın başına geçmeden önce salonunda duran kitaplığımı yaklaşık iki saatte temizleyip düzenleyince kitaplığım hakkında bir aklımdan geçenler yazısı yazmak istedim.
Evimde toplamda ikisi kütüphane salonda biri duvar rafı olmak üzere iki adet kütüphanede çalışma odamda var. Kendimce fırsat bulduğum zamanlarda ise temizleyip düzenliyorum. Yalnız bu sefer ki temizleyip düzenlemek ise arasında çok uzun süre vermek zorunda kaldım. Yoğun iş temposu, arta kalan zamanlarda ev düzeni kendine zaman ayırma derken kitaplığıma hiç zaman ayıramadım.
Her hafta pazar günü eğer o gün izinliysem yada işe gitme vaktime kadar ajandamı açıp bir sonraki haftamı planlamasını yaparım. Genelde bu planlamaya uymaya gayret ederim ama bazende yazdığım onca planlamaya dair hiç bir şeyi de yapamam. Geçen hafta bugün için boş zamanım olduğumdan uzun zamandır salonda bulunan kitaplığımı düzenleyeceğim diye yazdım. Yapıp yapmayacağımı bilmiyordum. Yine de yazdım. Bugün ise yapmam gereken işleri yapıp tik attığımda sıra kitaplığını düzenle seçeneğine gelince: Evet bugün bu kitaplığı düzenlemeliyim düşüncesiyle salona gittim.
Kitaplığımı genelde yazarlara göre düzenlediğimden bu sefer yayınevinde göre dizmek istedim. Takip ettiğim kitap videolarındaki kişilerin arka planda gözüken kitaplığına baktığımda hepsi kitaplığını yayınevinde göre düzenlemiş olduğunu görünce bu sefer bende bu şekilde yapayım diyip işe koyuldum.
Normalde kitaplığımı düzenlerken arka planda müzik dinlerdim. Bu sefer müzik yerine İngilizce’ye maruz bırakmak için “You Keep Me Sane “ adlı podcast dinleyip bi taraftan kitapları yayınevinde göre ayırmaya başladım.
Kitaplığımda dizili haldeyken o kadar çok gözükmemesine rağmen masaya kategorize şekilde dizmeye başlayınca bu kadar kitabı geri nasıl dizeceğim diye düşünmedim değil. Her kitabımın bende ayrı bir yeri var, hangi kitabı nerden ne zaman aldığımı hatırlamak o an beni dünyanın en mutlu insanı yaptı. Yayınevi olarak kitaplarımı ayırdığımda Türkiye’nin önde gelen yayınevlerinin kitaplarını aldığımı fark ettim. Doğan Kitap, Can Yayınları, İletişim Yayınevi, Metis Yayınları, Kırmızıkedi Yayınları, Yapıkredi Yayınları, Türkiye İş bankası olmak üzere aldığım kitaplar mevcut. Bu yayınevlerinin dışında başka yayınevlerinden aldığım kitaplarda var.
Rafları temizledikten sonra kitaplarımı yerleştirirken Oğuz Atay’ın Tutunamayanlar kitabı üniversite gittiğim yıl 2006 yılında, İskender Pala’nın Od kitabını ilk okuduğumdaki heyecanımı, Nermin Yıldırım’ın Unutma Beni Apartmanın’daki Süheyla karakterine kendimi benzetişim, Tarık Tıfan’ın Hayal Meyal romanında beni anlattığını düşündüğüm paragrafı,Murathan Mungan’ın sadece bir haftayı anlattığı ve büyük bir keyifle okuduğum Yüksek Topuklular romanı ve yerleştirdiğim her kitapta bana ait yaşadığımı hissettiren bir sürü anım aklıma gelince daha bir mutlu oldum.
Kitapları arşivlemek için aldığımda ikinci yada üçüncü kez o kitabı tekrar okuyacağımı biliyorum. Çünkü her yeni okumamda farklı bir bakış açışıyla baktığım ve okuduğum yaş zamanındaki düşünce ile çok farklı olması beni ayrı merak uyandırıyor.
Bugün spontane bir şekilde yazdığım bu blog yazının umarım sonuna kadar okumuş olmanıza vesile olurum bir sonraki blog yazısında görüşmek üzere.
Yorumlar
Yorum Gönder