Bugün Varsınız Yarın Bir İhtimal Bölüm 1


Pencereden gelen sokak lambasının yansımasıyla aydınlanan bu küçük gri duvarlarla çevrili odada sekiz kişiden biri hariç hepsi derin uykuda uyumaktaydı. Süleyman, karanlıktan korktuğu için perdeyi kapanmasını istemiyordu. Diğerler ilk başta itiraz etse odanın en küçüğü olduğu için anlayışla karşılamış zamanla sokak lambasının yansımasına alışmışlardı. Mehmet Said, ellerini başının altına koymuş tavana bakmakta 6 ay sonra 18’ne bastığında sınavı kazanamazsa ne olacağını kara kara düşünmekteydi. Yetiştirme yurdunda kalabilmesi için üniversite sınavını kazanması gerekiyordu. Aksi takdirde ne olacağını kendisi de bilmiyordu. Notları ne çok iyi ne çok kötüydü ancak sınavı kazanması için yeterli değildi. Bir mucize olur da sınavı kazanırsa yetiştirme yurdunda kalmaya devam eder, ekonomik özgürlüğünü kazandığı vakit hayalini kurduğu yaşamı yaşamaya başlardı. Ama kazanamazsa işte o zaman işin rengi değişir, müdür Sami Bey’in kendisine söylediği durum harfiyen gerçekleşirdi:
“Mehmet, kimseye zararı olmayan kendi halinde iyi bir çocuksun. Biliyorsun ki 18 yaşını girdiğin vakit sınavı kazanırsan burada okulun bitinceye dek sana imkân sağlayabiliyoruz yalnız tam tersi durum gerçekleşirse, buradan ayrılmak zorundasın. Bunu ben değil yasalar söylüyor çocuğum…” sözleri odasından çıktığında beri hep aklındaydı. Düşündükçe çıkar bir yol bulamıyordu kendine. Gözlerini burada açmış, hayatı hep burada geçmişti. Adını kim koyduğu, kimin onu buraya getirip bıraktığı, ailesi ya da akrabaları hakkında herhangi bir bilgisi yoktu. Ne zaman kim tarafından bırakıldığını bilmiyordu. Kimliğindeki anne baba adı sadece bir isimden ibaretti. Yaşayıp yaşamadıklarını bile bilmiyordu ki… Her bırakılan çocuk gibi o da ailesini aramak istemiş araştırma yapmak için elinde ailesini bulmak için başlayacak bir başlangıç noktası yoktu, o yüzden onları arayıp bulmaktan vazgeçmişti. Aklı erdiği zamanlarda kalan bir hatırasıyla evlat edinmek isteyen aileler çocuklarla birlikte vakit geçirip hangisini tercih edeceklerini düşünürken bir anne adayının kendisi hakkında söylediği cümleler onu daha da içine kapanık hale getirmiş mecbur olmadığı sürece kimse ile iletişim kurmaya çalışmamıştı. İçine kapanık bir insan olarak büyümeye devam ederken, koruyucu ya da evlat edinen bir aile de olmamıştı. Zamanla burayı evi olarak kabullenmişti ama artık bu ev onu istemiyordu. Yattığı yerden doğruldu, aklına bir fikir geldi, yavaşça ses etmeden yataktan indi. Dolabına doğru gidip okul çantasından defterini ve kalemini alıp yine aynı şekilde yatağına döndü. Kendinden başka kimsesi yoktu bu dünyada, ayaklarının üstünde durması gerekiyordu. “eğer sınavı kazanamayıp yurttan ayrılırsam yapılması ne yapmalıyım?” diye yazdı ve düşünmeye başladı. İlk önce bir iş bulmalıydı ama belli bir saatte yurtta olması gerekiyordu, ancak mezuniyetinden sonra tam zamanlı bir iş bulabilirdi. Yurttan ayrıldığında iş bulup maaşını alana kadar az da olsa biriktirdiği para vardı. İş bulmaya ilk önce nereden başlamalıydı. Fabrika ortamında yapamazdı çünkü sınava tekrar hazırlanacaktı bedenen çok yorulmaması, test çözmeye zaman ayırması gerekiyordu. Aklına Hikmet geldi. Yaklaşık üç ay önce ayrılmıştı yurttan. Geçen gün, okuldan yurda doğru yürürken Hikmet onu tanımış, ayaküstü sohbet ettiklerinde bir markette iş bulduğunu küçük bir pansiyonda oda tuttuğunu ve para biriktirdiğini söylemişti. Yurttayken pek bir muhabbetleri yoktu ama kendisine yardıma ihtiyacı olursa telefon numarasını vermişti. “ Bir şekilde onunla bağlantı kurarım ve para kazandığımda tekrar sınava girerim.” Diye düşündü. Kendisini daha iyi hissediyordu şimdi. Ekonomik özgürlüğünü kazandığı vakit ailesini araştırır mıydı? Bu yaşına kadar bir kere bile kendisine ulaşmamış varlığını yok saymışlardı. Aramayacaktı. Bu dünyada bir başınaydı ama tek olmadığını da biliyordu. Mustafa hocanın söylediği sözler umutsuz hissettiğinde hep aklına geliyordu:
“İnsan, beşeri olarak yalnız olabilir. Çevrenizdeki insanlara karşı kendinizi iyi ifade edebilirsiniz ama sizi anlayan insan çok fazla olmaz. Değer verirsiniz fakat aynı ölçüde değeri beklediğiniz insandan almayabilirsiniz. İşte o zaman insan kendi kabuğuna çekilmeye, yalnız olduğunu düşünmeye başlar. Allah kullarına imtihana tabii tuttuğu bu hayatta ona doğru yada yanlışa götürecek insanlar karşınıza çıkartacaktır. Yaşayacağımız hayat baştan sona ne olacağı bellidir ancak bize sunulan tercihlerle yol alırız. Bu hayatta yalnız olduğunuzu düşündüğünüz zaman aklınıza ve kalbinize bu koskoca evreni yaratan Allah’ı getirin. İşte o zaman yalnız olmadığınızı bileceksiniz.”
            Defterini yastığının altına koydu. Daha iyi hissediyordu. Kalbindeki huzuru hissederek başını yastığa koydu. Ve “Allah” diyerek uykuya dalmak için gözlerini kapattı.

Yorumlar

Popüler Yayınlar