Bugün Varsınız Yarın Bir ihtimal Bölüm 7

                            Sabah, pencereden baktığında insanı hüzünlendiren puslu  bir hava olmasına rağmen kendini çok iyi hissederek uyanmıştı. Sessizce hazırlanıp okula gitmek için yurttan çıktı. Köşeyi döndüğünde her gün okula giderken karşılaştığı dede ile torunu gördü. Saat 8:15 geçiyordu. Birinin koşulsuz kendisini sevmesi nasıl bir duygu olduğunu  bilmiyordu. Dedenin sevgiyle elini tuttuğu torununda bunu görebiliyordu. Arkasından bakarak neler anlattığını düşündü. Torununun elinden tutarak ona hayatla ilgili büyüdüğünde neler olabileceğini anlatıyordu belki. Asıl dünyanın nasıl olduğunu büyüdüğünde ne olduğunu elbette anlayacaktı. Bir ailesi olsaydı kendisi nasıl hissederdi bilmiyordu. Rumeysa’nın gözleri geldi aklına... onunla bir aile kurduğunu, çocuklarının olduğunu sevmek ve sevilmenin ne olduğunu bilerek yaşamın her anından zevk aldığını hayal etti. Hayal kurması bile kendisini mutlu ediyordu. Gerçek dünya bu şekilde işlemiyordu. Hayalini gerçekleştirmesi için en başta ekonomik özgürlüğü elinde olması gerekiyordu. Sınavı kazanması , üniversiteyi okuması gerekiyordu. Bugün güzel bir biçimde uyanmıştı ve bu düşüncelerle moralini bozmak istemiyordu. Bu gün bütün olumsuz düşüncelerini bir kenara bırakıp anı yaşamak istiyordu sadece. Sınıfa bu düşüncelerle girdiğinde her zaman ki pencere kenarı sırasına oturup öğretmen gelmeden  her gün gördüğü bir bankada çalıştığını tahmin ettiği siyah takım elbiseli adamı da gördüğüne göre bugün her şey normal seyrinde devam edecekti. İlk ders analitik geometri dersiydi, defterini çıkarırken pek muhabeti olmadığı sınıf arkadaşı Hakan ‘ın konuşmasına kulak misafiri olmuştu:

“BU ders programını hazırlayan kişi hangi akla hizmet daha afyonumuz patlamadan sabah sabah sayısal ders koyar ki! Daha kendime gelmemiş kahvaltımı yapmamışım. Tahtaya çizilen gerçekte var olmayan bir çizimin hesaplamasını yapıyorum. Saçma !”

“ Seçmeseydin oğlum  bu bölümü gidip sözel okusaydın.”

“Sözel bölümde meslek olsaydı seçerdim ama  yok! Matematiği anlamak için kafa patlatıyorum. Sınav yaklaşıyor, istediğim üniversiteye girmek için matematikte çok iyi net yapmam gerekiyor. Hala istediğim sonuca ulaşabilmiş değilim. Diğer öğrencilere bakıyorum bulmaca çözer gibi çözüyorlar soruyu. Ben daha soruyu anlamaya çalışıyorum.”

Öğretmen Erdoğan bey gelmeseydi daha da konuşurdu. Erdoğan bey sınıfa girince herkes bir saygıyla ayağa kalktı. Yoklama alındıktan sonra her zamanki ciddiyeti ile ders anlatmaya başladı. Erdoğan öğretmen, ciddi duran, derste gevezelik yapılmasına taviz vermeyen bir öğretmendi. Konu anlatırken öğrencilerin hepsi pür dikkat kendisini dinlemesini sağlardı. Sert görünümlü ciddi tavrına rağmen dersin bitimine doğru öğrencilere rahatlamaları için erken bitirirdi. Konuşmasıyla herkesi etki altına bırakan Erdoğan öğretmenin dışarıda nasıl bir hayat yaşadığını kimse bilmiyordu. O sadece bir öğretmendi. Gelir dersi anlatır, sınav yapar geçer not verir yada vermezdi. Öğrencilerle hep bir mesafesi vardı. Bunları akından geçirirken, nöbetçi öğrenci sınıfa gelip Erdoğan öğretmen’e bir şeyler söyledi. Dersin bitmesine az bir zaman kala öğrencilerin dikkatinin dağılması hiç hoşuna gitmemişti. Mehmet Said’e bakarak:

“Mehmet, Müdür bey odasına seni çağırıyor. Dersi bitmesine az kaldı zaten gidebilirsin. “dediğinde bütün meraklı gözler Mehmet Said’e çevrilmişti. Şaşkın bir biçimde neden müdürün odasına çağrıldığını merak ederek nöbetçi öğrenci ile müdürün odasına doğru gitti. Kapıyı tıklatarak içeri girdiğinde kendisine bakan üç kişi gördü. Müdürün karşısında oturan iki kişiyi tanımıyordu:

“Mehmet Said, bu hanımefendi ve beyefendi seninle konuşmak için buradalar. Senin şu anki durumunla ilgili konuşmak istiyorlar. Sizleri bir yandaki toplantı odasına alayım rahat konuşun.” Dediğinde eliyle gösterdiği toplantı odasına doğru gittiler. Müdür kapıyı açıp üçünü içeriye alıp arkasından kapıyı kapattığında merak içinde  sandalyeye oturup Esma ile Anıl’ın yüzüne baktı ne konuşmaları için. İkisi de sandalyeye oturduktan sonra Anıl konuşmaya başladı:

Merhaba, Mehmet Said adım Anıl Hızlan hanımefendi de Esma Ural ... Senin geleceğin hakkında konuşmaya geldik. Biz .... öğrenci birliğinin koordinatörleriyiz. Ailesi olmayan 18 yaşını doldurmuş hiç bir maddi imkanı olmayan kişilere hayata hazırlayan her türlü imkanı hiç bir karşılık beklemeden sağlayan bir birliğiz. “

“ Hiç bir maddi karşılık beklemeden...” şaşırarak söylemişti.

“Evet hiç bir maddi karşılık beklemeden . seni nasıl bulduğumuzu merak ediyorsundur. Bir takım araştırma sonucu seni bulduk. Yardım edeceğimiz kişide aradığımız her şey sende mevcut. Eğer kabul edersen sana sunacağımız imkanlar bu dosyada yazılı. Şimdilik 18 yaşını doldurmadığın için bir şey yapamıyoruz . 18 yaşında olduğun vakit kendi isteğinle birliğimize katılabilirsin. “ konuşmaya devam ettikçe Esma, onun surat ifadesinde ikna olmadığına dair bir izlenim gördü. Anıl’ın bu standart konuşması pek  işe yaramayacağını anlayınca konuşmaya dahil oldu:

“Mehmet Said, biz Allah’ın rızasını kazanmak ve sana doğduğundan beri bilmediğin ailen olmak için buradayız. Sana sunacağımız koşullar sadece Rabbimizin rızasını kazanmak, seni hayata Ümmet-i Muhammed’in yolunda nasıl gidileceğini öğretmektir. Eğer kabul edersen seni aramızdan görmeyi isteriz.” Gözlerinin içine bakarak bu sözleri söylediğinde Mehmet Said’i bakışlarından ikna olduğunu anlamıştı. Mehmet Said , karşısında duran bu iki insana duasına karşılık verilmiş bir cümle gibi bakıyor ama düşünmek istiyordu:”

“Düşünmek için sizden zaman istiyorum. Bana hazırladığınız dosyayı bakmak ona göre karar vermek istiyorum. “

“ Karar verdiğinde bizimle iletişime geçeceğin numara burada yazılı. Bende senin gibiydim. Senin nasıl hissettiğini çok iyi anlıyorum. İyi düşün , katılmak istemezsen de sorun değil anlarız ama bizimle birlikte olursan arkadan olacak bir aileye sahip olacaksın.”

Dosyayı alıp sessizce odadan çıktığında Anıl, Esma’ya bakmadan:

“İkna olmuş mudur?”

“Yarın iletişime geçecektir bizimle. Çünkü yurttan çıkınca sığınacağı liman biz olacağız. “ dedi emin bir sesle. Ne zaman bu ses tonu ile konuşsa dediği çıkardı. Mehmet Said’ten gelecek cevabı beklemek kalmıştı.                                                                                                                                                          

Yorumlar

Popüler Yayınlar