Bir Dizi- Film Güncesi Yazısı :Perfect Sense
Merhaba
Bugün sizlere başlıktan da
anlaşılacağı gibi izlediğim film hakkında sizi sıkmayacak şekilde bir yazı
yazacağım. Bu bölüme her izlediğim film değil beni çok etkileyen filmleri yazmayı
tercih ediyorum.
Film hakkında genel bilgilere
gelecek olursak; Perfect Sence Türkçe adıyla yeryüzündeki son aşk olarak
çevrilmiş ama mükemmel duyu olarak çevirisi yapılsaydı filmi izlemeden önceki
beklentini daha farklı olabilirdi. Filmim yönetmeni, David Mackenzie, başrol oyuncuları
Ewan Mcgregor bir şef aşçıyı, Eva Green bir doktoru canlandırmaktadır. Türkiye’de
26 ağustos 2011 yılında vizyona girdi.
Film, nedeni bilinmeyen diğer
salgın hastalıktan farklı bir salgın hastalığın ortaya çıkmasıyla başlar. Bu hastalık
insanların duyu organlarını hedef almaktadır. Belirtililere göre, insanlar bir
anda geçmişte yaşadıkları hüzünlü anıları hatırlayıp oldukları yerde ağlamaya
başlar. Ağlama krizi geçtikten sonra koku alma duyusu yok olur. Dünyanı her
köşesinden buna benzer vaklar gelmektedir. İnsanoğlu bu duruma karşı bir durum
geliştirir ve ona göre yaşam mücadelesine devam eder. Ama salgın hastalık durmaz. Farklı semptomlar
yaşayarak sırasıyla tat, duyma ve en sonunda görme yetilerini kaybederler. Duyularını
birer birer kaybeden insanların, her şeye rağmen yaşamaya devam etme isteği en
akıl almaz şekilde durumu kabullenme süreci ve anlatının duygusuz ses tonuyla
seyirci ile paylaştığı gerçeklerle daha çok göze çarpıyor.
Belki de şu hayatta kaybetmediğimiz
sürece bir şeyin değerini anlayamıyoruz. Perfect Sense bu boşluk duygusunu bir
kez daha hissederek durup düşünmememizi sağlıyor. İnsanlar kendilerini hayatın
akışına kaptırıp hissizleşmesi. Filmin birçok sahnesinde bu durumu
görebilirisiniz. Günümüz insanı muhabbet etmekten çok akıllı telefonuyla vakit
geçirmesi gibi etrafındakileri ne görüyor ne de duyuyor. Herkesin bu şekilde
olduğu inkâr edilemez. Pek çok izlenen
salgın filmlerinde anlatmak istenen “Başımıza gelseydi ne yapardık?” ama bu
filmde bize “ Sahip olduklarımızı kaybetseydik yaşabilir miydik?” sorusuna
cevap aramamızı istiyor. Zaman kaybı değil bir şeyler hissetmeye ihtiyaç
duyduğunuz vakit izlemeniz gereken bir film. Son sahneyi izledikten sonra derin
düşünceler içerisinde bulabiliyorsunuz.
Umarım yazdıklarımı sonuna kadar
okuyup filmi izlemenize vesile olduysam ne mutlu bana. Bir sonraki blog
yazısında görüşmek üzere…
Yorumlar
Yorum Gönder