Bir Keşf-i Alem Yazısı: Yeşil Bursa


Merhaba,
Aslında daha önce yazmam gereken ama bir türlü yazmaya fırsat bulmadığım sonra insanlık hali unuttuğum, bir keşf-i âlem yazısı ile karşınızdayım.
Bu yazımda sizlere gezdiğim Bursa hakkında neler hissettiğim neler tecrübe ettiğimi anlatacağım. O zaman başlayayım.
Bursa, her zaman gezip görmek istediğim şehirlerarasındaydı.  Çalıştığımdan dolayı ancak yıllık izinlerimde gitmeyi planlıyordum ama son iki senedir bazı sebeplerden dolayı yıllık izne çıkamamıştım. Bu sebeple hiç aklımda yokken bir arkadaşımla konuşama esnasında günübirlik Bursa’ya gitme düşüncesi kafama yattı. Sosyal medyadan Bursa fotoğrafları gördükçe gitme isteğim daha çok artıyordu. Günübirlik gideceğime göre neler yapabilirim internette araştırmaya başladım. Bu arada tek başıma değil beş kişilik bir ekiple gittim Bursa’ya gideceğimi duyan herkes gelmek istedi.



Bursa’ya ilk önce ulaşım nasıl sağlayabilirim diye düşünmeye başladım. Sonuçta günübirlik bir gezi olacağından sabah ilk sefer ile gidip geç olmayacak bir sefer saatiyle geri dönecektim İstanbul’a. Aklıma direk hem zamandan hamda evime ulaşım kolaylığı sağlayan İDO geldi. Web sitesine girip bana uygun olan saatlerdeki biletleri gidiş dönüş biletlerini aldım. Biletleri aldım almasına ama Bursa’ya vardığımda keşfedeceğim yerler neresiydi.
Feribotta ineceğimiz yer Mudanya’ya bağlı Güzelyalı iskelesiydi.  Zamanın kısıtlıydı ona göre seçim yapmak zorundaydım. Hangi yerleri görmek istediğime karar verip ona göre hareket edecektim. En çok görmek istediğim iki yer vardı; Trilye ve Cumalıkızık ikisi birbirinden uzak yerleşim bölgesindeydi. Gezeceğim yerleri belirledikten sonra ulaşımı nasıl sağlayabilirim araştırmaya başladım.



Trilye’ye gitmek için herhangi bir Burulaş otobüsü yoktu. Burulaş İett’nin Bursa’daki adı,  o yüzden Trilye’ye giden minibüsleri kullanacaktım. Ondan sonraki gideceğim yerlere ise Burulaş ve metro ulaşımı ile sağlayacaktım.
Sabah  08:00 feribotuna binerek 09:45 ‘te Bursa’ya vardık. Güzel yalı iskelesinden çıktıktan sonra Trilye’ye minibüslerine binmek için ana caddeye çıkmamız gerektiğini söyledikleri için ana caddeden geçen minibüse bindik. Her saat başı Trilye minibüsü geçtiğini söylediklerinde umarım orada çok fazla beklemeyiz diye içimden geçirdim. Bizi indirdikleri yerde beklemeye başladık. Minibüslerin çoğu başka yönlere gidiyordu. Tam vazgeçip başka yere mi gitsek diye düşündüğümüz vakit Trilye minibüsü geldi. Yolculuk yaklaşık 45 dakika sürdü. Bir tepeye çıktığımızda inanılmaz güzellikte fotoğraflar çekmeye çalıştım diyebilirim.
Trilye, minibüsten inip köyün içerisine doğru yürüdükçe yıllardır orada yaşıyormuşum hissi verdi bana. Evleri, yürüdüğüm sokakları beni içine çekiyordu. Bu kadar güzel bir yere geldiğim için şükrettim kendimce. Bu arada gittiğimiz tarih aralık ayıydı. Normal şartlarda hava buz gibi olmasına rağmen gayet güzel bir havada gezdik. Adını ne 
koymaya çalışırsanız çalışın o kadar garip şekilde çeker ki; ne işim var benim büyükşehirlerde düşünmeye başlatan güzel demenin az olduğu sahil kasabası.

Trilye’de güzel bir kahvaltı ettikten sonra Cumalıkızık’a gitmek için minibüs durağına doğru yürüdük. Emek yeraltı treni istasyonuna geldiğimizde Cumalıkızık’ a giden metroya bindik. İki yerleşim yeri birbirinde uzak olduğundan yol zamanımızın büyük kısmını aldı. Metrodan inince indikten sonra Cumalıkızık tepede olduğu için minibüse bindik tekrardan.
Cumalıkızık, 2014 UNESCO dünya mirası listesine girmiş Bursa’ya bağlı bir köydür. Var olan beş Kızık köylerinden biridir. Diğerleri; değirmenlikızık, fidyekızık, hamamlıkızık ve derekızıktır. Kızık boyundaki Türklerin buraya yerleştirilmesiyle Kızık ismini almışlardı. Arnavutkaldırımlarıyla cumbalı evleri ile gerçekten güzel bir yer yalnız beni bir tek durum rahatsız etti. Artık esnaflaşmış olan köy halkı sizi kendi mekânına çekmek için elinden geleni yapıyor. Sosyal medya sayesinde ünlemiş bir yer olduğundan Trilye’ye oranla daha kabalık. Cumalıkızık da hangi sokaktan girseniz bile her yer köy meydanına çıkıyor. Dönüş yolunda aynı şekilde metro istasyonuna giderek Nilüfer durağında indik
Hepimiz yorgun ve aç olduğumuz için indiğimiz yerdeki en yakın alışveriş merkezini görünce İskender yemek için gayet şık bir restorana girdik. Verdiğimiz paraya değecek şekilde yemeğimizi yedik. Bir kahve içimlik vaktimiz kaldığından yine bulunduğumuz alışveriş merkezinde kahvemizi içip feribota yetişmek için yola koyulduk.

Bursa yolcuğu benim çok keyifli geçen farklı yerleri keşfetmenin mutluluğuyla gezdiğim güzel bir anı oldu. Umarım yazımı sonuna kadar olup sizi okumanızı yarıda bırakacak duruma getirmemişimdir. 

Yorumlar

Popüler Yayınlar