Bir Kitap Güncesi Yazısı: Mahallenin Sessiz İnsanı, Tarık Tufan


Merhaba,
En sevdiğim yazarlar serisine bugün Tarık Tufan hakkında kendimce bir şeyler yazmak istiyorum. Yazıma başlamadan öce şunu belirtmek isterim ki; Edebiyat dünyasındaki her yazarın iyi bir okuyucucusu olduğu kadar onu sevmeyen yazılarını her daim eleştiren okuyucularda vardır. Bu kural her şeyde geçerli olan bir kuralardır.  Daha önceki yazılarımda bahsettiğim İskender Pala’nın en son aldığım kitabı Bülbül’ün Kırk Şarkısı kitabından sonraki, kitaplarının bir önceki kitaplarını okuduğumdaki zevki alamadığımdan kitaplığımda arşiv etmek için almamıştım. Bir yazar her sene kitap çıkarmaya başladıysa yazarlık açısından bir önceki kitaplarına göre verimli olamıyor.
“Bir kere aklından geçsem bir daha yalnızlık nedir bilmez kalbim.” Bu cümle aklımı öyle başımdan aldı ki kitabın konusunu bile bilmeden görevliye parayı uzatıp satın aldım. Eve giderken bile okuduğum cümle aklımdan dahi bile çıkmıyordu.  Eğer iyi bir okuyucuysanız aynı anda birden fazla kitap okuyabilirsiniz. Aldığım yeni kitapları okunacak kitaplar bölümüne koyarken, Şanzelize Düğün Salonu kitabını okumak için ayırdım. Kitap okurken yaptığım en büyük keyiflerden biri olan yatmadan önce kitap okumaktır. Genelde insanlar yatakta kitap okumaya başladıklarında uykularının geldiklerini söylese de aksine benim uykum kaçıyor. Kitabı yanıma alıp ışıklı ayracımla beraber okumaya başladım. Yazarın kitapta anlattığı isimsiz karakterin hayatında olup bitenleri o kadar güzel bir üslupla anlatmış ki kitabı nasıl bitirdiğimi bilmiyorum. Okumayı bitirdikten sonra karar verdim ki bir sonraki fuarda çıkarmış olduğu bütün kitapları alacaktım.  Çünkü en sevdiği yazarlar arasına girmişti

Okuduğum kitapları arasında beni en çok etkileyen kitabı “Hayal Meyal” adlı kitabı oldu. Her okuduğumda farklı bir yönünü gördüğüm bir kitaptır benim için.  Beni anlatan cümleleri buraya yazarken bile her zaman kalemini yazmaya devam etmesini isterim:
Hayatım boyunca kendimle ilgili olarak uzun açıklamalara girmekten kaçındım. Yani duygularımı bütün açıklığıyla uzun uzun anlatmadım kimseye. Bunu yapmak doğru muydu bilemiyorum ama bu böyle sürdü. İstedim ki bana bu kadar yakın olan insanlar birkaç kelimeyle, birkaç cümleyle, bir bakışla, bir nefes alışımla anlasınlar neler olup bittiğini. Çünkü ben böyle anlayabiliyorum. Eğer sahiden birinin yakınında duruyorsam, bu kadarla da olsa farkına varabiliyorum olup bitenlerin. Yakınlarında olmanın hakkını veriyorum ve bunu onlardan da bekliyorum
Hani bir kitap okuduğunuzda sizi anlatan cümleler ile karşılaşırsınız ya işte bu paragraf birebir beni anlatan bir paragraf diyebilirim.
Yazarın kitaplarını okuduğum vakit betimlemeler yaptığı Fatih Zeyrek semti, Fil Yokuşu ve o bilgeyi kapsayan diğer yerleşim yerlerini nasıl bir yer olduğunu merak ettirip beni oraya gitmeme vesile olmuştur.  Hatta bu semtlerle ilgili bir Keşf-i Âlem yazısı yazmıştım. Yazının sonunda okumak isterseniz linkini bırakacağım.
Tarık Tufan hakkında okumanıza vesile olacak daha çok cümle kurmak isterdim ama tanımlayacak bir cümle kuramıyorum. En iyisi siz, size hitap eden bir Tarık Tufan kitabını bulup okuyun derim. İşte o zaman ne dediğimi anlayacaksınız.






Yorumlar

Popüler Yayınlar