Bir Keşf- İ Alem Yazısı: Taksim'in Kalabalığından Uzak Kahve Keyfi
Şuan ki yaşadığım yoğun yaşadığım iş tempomdan dolayı daha önceden keşfettiğim fakat bir türlü yazmaya fırsat bulamadığım kahveciyi bugün sizlere anlatacağım. Tesadüf eseri keşfettiğim bu kahveci hem konsepti hemde bulunduğu lokasyondan dolayı çoğu kişi tarafından sosyal medya sayesinde keşfedilmiş bir yer olup benim gibi tesadüf eseri bulan insan sayısı çok olduğunu zannetmiyorum.
Tesadüf eseri keşfettiğim kahvecinin adı Amelie, ünlü bir filmden esinlenerek oluşturulmuş bir konsepti var ayrıca dükkanın bir köşesinde almak istediğiniz kupa veya termosa istediğiniz çizim yaptırabiliyorsunuz. Taksim kalabalıklığından uzakta sessiz bir ortamda rahatlıkla kitap okuyup ders çalışabilecek bir ortam yaratmışlar. Günümüz İstanbul kalabalıklığından kütüphanelerde yer bulunamazken bu tarz kahve dükkanlarının olması insanın sessiz bir mekana ihtiyaç duyması halinde imdadına yetişiyor. Yalnız günümüz ekonomik şartları her cebe uymadığında sürekli dışarda kahve içmek için belli bir bütçe ayırmaya yetmiyor. Her ne kadar dışarıda kahve içmeyi sevsemde bu keyfi belli bir sınırda yapabiliyorum. Önceleri her fırsatta farklı kahve dükkanlarına gidip kahvelerini denerken şimdi ise ancak çok ilgimi çekecek konseptte ve gitmeye zaman yaratmam gereken bir kahveci olması gerekiyor.
Amelie kahve dükkanını keşfetmeden evvel aklımda başka bir kahveciye gitmek vardı. Daha önceki yazılarımdan bahsettim bilmiyorum ama yürümeyi çok sevdiğimden gideceğim yerin bazen yol uzatarak bazende yürüme mesafesini ayarlayarak bir güzergah oluştururum.keşfetmek istediğim kahve dükkanına gitmeden önce aklımdaki güzergahta Taksim’den yürümeye başlayıp en son kahveci de bir mola verip tekrar yürüme keyfimi yapmaya devam edecektim. Yalnız o gün istiklal caddesinin o malum kalabalıklığında hızlıca kaçmak için bildiğim kestirme yol olan sokaklardan birine saptım. Her zaman ki şekilde planıma sadık kalarak hedeflediğim güzergahta etrafıma bakarak yürümeye devam ederken sol tarafımda kalan Amelie kahve dükkanını fark edince birden bire burada bir kahve molası istedim.
Amelie kahve dükkanı içeri girdiğiniz andan itibaren gittiğim diğer kahve dükkanlarından farklı olarak resim olmak üzere çeşitli sanat dallarının eserleri sizi karşılıyor. Kendi etrafında her ne kadar sessiz bir ortam olsa da yakın çevresindeki dükkanların müzik sesleri gelmiyor değil. Çok büyük bir dükkan değil ama hem içeride hemde dışarıda oturabileceğiniz masalar mevcut, kahvemi aldıktan sonra yoldan geçen insanları izlemek için dışarıdaki masalardan birine oturdum. Dışarı çıktığımda çamtamda her zaman bilgisayarım, kitabım ve karalama defterim her zaman yanımdadır çünkü ruh halim kitap okumak istiyorsa kitap okuyor, yazı yazmak istiyorsam yazı yazıyorum. Bazen de yoldan geçen insanlar yada oturduğum dükkanda bulunan insanlar hakkımda karalama defterimde kendimce bir şeyler yazıyorum.
Aldığım kahve her zaman ki gibi sade filtre kahveydi. Bi taraftan kalabalıktan uzak sadece yoldan geçen insanlara bakarak kitabımı okudum. Kahve , tadı damakta kalan asiditesi yüksek olan güzel bir kahveydi. Hangi çekirdekten olduğunu tahmin etmek ilk başta kolay olmadı ama içtikçe Sumatra çekirdeği olduğunu anladım.
Eğer sizde sessiz, sakin kalabalıktan uzak rahat bir yerde kahveninizi yudumlayıp mola vermek istiyorsanız Amelie Karaköy keşfetmenizi öneririm.Bir sonraki Keşf-i Alem yazısında görüşmek üzere…
Yorumlar
Yorum Gönder