Bir Keşf-i Alem Yazısı: Karaköy İstanbul Kitapçısı

 İstanbul’da keşfe çıkarken kendimce iki yol izlerim. Bu yollardan birincisi o gün görmek istediğim mekana gitmek diğeri de plansız tesadüf eseri bir yer keşfetmek. Bugün burada yazacağım mekan aslında başka bir amaçla gitmiş olup sonrasında:”Ben burayı neden daha önce keşfetmemişim hemde o kadar önünden geçerken” diye hayıflandığım bir yer oldu. Blog yazılarımı takip edenler bilir kendimce iyi bir kitap okuyucuyumdur. İnternet çok yaygınlaşmadan kitaplar hakkındaki her bilgi ve yorumu gazetelerin kitap eklerinden okuyarak öğrenirdim. Sosyal medyanın yaygınlaşaması ile okumak istediğim kitaplarının yorumlarını iyi kitap okuyucu olan sayfalardan öğreniyorum. 

Bu mekanı keşfettiğim dönem çok okumak istediğim bir kitap vardı  ve internetten alma imkanım olduğu halde aldığım gibi okumak istediğim için kargo gelme süresini beklemek istemiyordum. O yüzden gezdiğim yerlerde yolumun üstünde kitapçı var ise içeri girdiğim gibi okumak istediğim kitabın bulunduğu rafa yönelirim. Yine bu niyetle çıktığım keşif turumda Beyazıt’tan yürüme başlayarak bir güzergah rotası belirledim. Yorulduğumu anladığım anda gördüğüm ilk kahve mekanında dinlenecektim. Keşif planımı bu şekilde yapmıştım.

Bir zamanlar çok zaman geçirdiğim Orhan Kemal İl Halk Kütüphanesini görünce içeri girme isteğime karşı çıkmayarak kütüphaneye doğru adım attım. Yanımda yazı yazmak için gerekli tüm ekipmanlar mevcuttu. Vakit geçirdiğim dönemde kitap raflarının arasında çalışma masaları vardı ve burada kitap okuma ve ders çalışma imkanı vardı. Ama o gün gittiğimde masalar yerine tek kişi oturmalık koltuklar vardı. Oradaki görevliye nerede çalışabileceğimi sorduğumda üst katta çalışma salonuna çıkabileceğimi söyledi. Çalışma salonuna çıktığımda üniversite ve lise öğrencilerin çoğunlukla olduğu masalarda boş yer bulamayınca kütüphaneden geri çıktım. Cağaloğlu’na doğru yürürken kahve içebileceğim yer bakarken aslında orada her mekanda kahve içmişliğim olduğumu anlayınca rotamı Karaköy’e çevirdim.

Karaköy’de istediğiniz tercihte mekan bulmak mümkün, özellikle Galataport’un açılması ile alternatif mekanlar daha da çoğaldı. Rıhtıma doğru ilerken sağ tarafımda kalan vapur iskelesinde bir tabela görünce durakladım:”İstanbul Kitapçısı” yazan tabelayı görünce rotamı değiştirerek vapur iskelesinin içersine girdim. Kitapçıya girmek için yönlendiren işaretleri takip ederek yukarı çıktım. Güzel bir şekilde dizayn edilmiş bir kitapçıya girmenin mutluluğu ile raflar arasında dolaşırken burnuma gelen kahve kokusunun geldiği yere bakınca herkes tarafından biline bir kahve zincirinin orada satış yaptığını da görünce hayretler içerisinde kaldım. Burada aldığınız kitabı içmek istediğiniz kahve ile okuma imkanı vermesi benim için büyük bir mutluluk sebebi. Bu tarz mekanlar İstanbul’un çeşitli ilçelerinde bulabilmek mümkün. Özellikle Beşiktaş ve Taksim’de bu tarz kitapçılar denk gelmişliğim vardır. İstanbul kitapçısının diğer kitapçılardan  ayıran özelliği ise eşi benzeri bulunmayan bir manzara eşliğinde kitap okuma imkanı sağlamasıdır. 





Okumak istediğim kitabı orada bulduğumda hemen satın aldım ve yanıma bir kahve ekleyerek  bu eşsiz manzaranın tadını çıkararak okumaya başladım. Karaköy rıhtım manzarası benim için kendime ayırdığım zaman esnasında karşımdaki manzara bakarak kitap okuma keyif yeriydi ve buraya sadece yazın gelebiliyordum ama şimdi İstanbul kitapçısında aynı manzaraya bakarken kitap okumak , insanın kendine vakit ayırabildiğini önemli bir ölçüde hissettirebiliyor. Büyük bir  merakla kitabı okurken zamanın nasıl geçtiğini anlayamadım. 





İstanbul Kitapçısı, rahatlıkla kitap okuyup kahve içerken güzel vakit geçireceğiniz bir yer. Sıklıkla gitmeyi düşündüğüm mekanlar listesine ekledim. Kitap okumak dışında da yazı yazarken de iyi odaklanabileceğim saatlerce yazabileceğim bir mekan olması ayrı bir artı benim için.

Umarım yazdığım cümleleri sonuna kadar okuyup merak uyandırarak bu mekana gitmenize sebep olurum. Bir sonraki yazılarda görüşmek üzere…

Yorumlar

Popüler Yayınlar