Aklımdan Geçenler: Sadece Yazmak
Bu yazıyı yazmadan önce yayınladığım yazıların görüntülenme sayısına baktığımda çok fazla görüntülenme sayısı almadığını hatta kimsenin yazdıklarımı okumadığını gördüğüm yazılar da oldu. Normal şartlarda bu durumu gören bir kişi iki yolu vardır. Birincisi pes edip yazma işine son verip blog sayfasını kapatmak, ikincisi vazgeçmeyip daha iyi ne yapabilirim yollarını aramak blog sayfasını nasıl popüler yapabilirim seçeneklerini bulmak. Ben ne ne pes edip blog sayfasını kapatmayı düşünüyorum ne de nasıl popüler hale getirebilirim gibi bir düşüncem yok. Neden mi? Anlatayım.
Yaklaşık 9 senedir bu blog sayfasına kendimce yazılar yazdım. Blog adı üstünde internet günlüğü tuttmaya çalıştım bir nevi. Şu bir gerçek ki zaman içerdikçe insanların ilgisi başka bir yöne doğru ilerliyor. Günümüz internet dünyasında keşif olan her şey bir gün onu alt edebilecek bir keşifle son bulabiliyor. Blogger ilk çıktığında herkes popüler olmak yada hayatından bir şeyler anlatmak için kullandı. Herkes kendi iyi olduğu kulvarda yazmaya başlayınca insanlar merak edip okudu. Dediğim gibi zaman ilerledikçe insanların ihtiyaçları ve istekleri değişiyor. İnsanların ilgisini çekebilecek daha farklı sosyal medya platformları çıktıkça insanın ilgi süresi de azalmaya başlıyor. Örnek vermek gerekirse, bugün bir tiktok veya instagram reel dediğimiz 30 sn yada 1 dakikalık videoları izlemeye bile insanların çok uzun süre tahammülü yok. Hal böyle olunca bir yazıyı baştan sonraya kadar okumaya hiç tahammülleri kalacağını düşünemiyorum. Her insan gibi benim bir sosyal medya hesaplarım var ve ilk zamanlar blog sayfamı yazdıklarımı okumaları için kullandım fakat sosyal medyamı takip edenler yazdıklarımı okumadı. Bu durum yazman için pes etmeme sebep olan bir durum değil, yazmaya devam ettim. Yalnızca diğer sosyal platformda paylaşmama kararı aldım.
Yakın çevreme okuttuğum hikayelerin beğenilmesinde duyulan bir motivasyonla yazdığım hikaye ve roman niteliğinde olan yazılarımı yayınlayabileceğim bir sosyal platform araştırmaya başladım. Karşıma çıkan sosyal platformlarda yazılan roman niteliğindeki yazılara okuyucu gözü ile baktığımda iyi nitelikte yazılmışların dışında diğer yazıların zaman kaybı olduğunu ve her yazı yazan kişinin aynı kurgu üzerinden gittiğini gördüğümde burada yer alamayacağımın farkına vardım. Bir hikayeyi anlatmak istediğinizde onu okuyacak kişinin hayatına yazdıklarınızla dahil olmak isterseniz. Burada onuda göremedim.
Eğer yazdığım hikaye ve roman niteliğindeki yazılarımı yayınlamak istesem bile ver bunun için araştırdım platformlardan birini tercih etsem de işin arka tarafında bana çok iş düşüyor ve bu duruma iyi bir zaman ayırmam gerekiyor. Aklıma gelen bir fikri hemen oturup yazmaya başlayayım durumunda olamıyorum maalesef, öncellikle yazacağım metnin karakter sayısı nitelikleri, metnin konusu olay örgüsü ve daha bir çok durumla ilgili iyi bir araştırma , sonrasında yazma kısmı geliyor. Her bir durum içinde ciddi bir anlamda zaman ayırmak gerekiyor. Bu durum aklımdaki fikirleri cümlelerle hayat vermenin pek kolay bir yol olmadığını her defasında gösteriyor.
Sonuç olarak ben bu kadar emek verip bir metni yazdığımda şayet ki yazdığım metni sadece insanlar okusun yazdıklarımı ve nasıl bir yazar olduğumu görsün anlamında yazsaydım şuan ki blog sayfamdaki görüntüleme sayısına baktığımda pes etme durumuna gelmiş olurdum. Yazdıklarıma bu gözle bakmıyorum. Yazdığım her cümlede onlara hayat verdiğimde hissettiğim mutluluk paha biçilemez. Evet çok fazla bir görüntüleme sayısı almıyorum ve ulaştığım kişi sayısı yok denecek kadar az ama yazı yazmak benim için bir mutluluk sebebi ve yazmaktan vazgeçmeyi de düşünmüyorum. Yazmak istediğim her şeyi cümlelerde hayat bulduğunda daha çok mutlu olacağıma eminim.
Yorumlar
Yorum Gönder