Hayalet Kelimeler Bölüm 1



Pencereden baktığımda parti olağan bir şekilde devam ediyordu. Varlığımla yokluğumun belli olmadığı bu evde neden hala burada olduğumu sorgulamaktaydım. Kendime ait kurduğum yeni yaşamda mutlu iken burada mutsuz olacağımı bile bile geldiğimi hala anlamış değildim. Partideki insanların yüzlerine dikkatlice baktıkça hepside olan o sahte mutluluğu görebiliyordum. Buraya gelmelerindeki sebep yarın magazin gazetelerinde çıkacak haber de yer almak istedikleri içindi.  Cemiyetin ünlü siması olan Anıl Özsaygın’ın doğum günü partisinde bulunmak gündem olmak için iyi bir araçtı. Abim yani Anıl Özsaygın herkesin imrenerek baktığı, konuştuğunda insanları kolay etki altına alabilen kendini kolaylıkla sevdirebilen bir insandı. Gereksiz harcamaları sevmeyen babam bile abimin bu şatafatlı doğum günü için yapılan hiçbir harcamaya sesini çıkarmamıştı. Abim, onun gözünde bebeği ileride şirketini devredeceği biricik oğluydu. Onun için istediği her şeyi gözünü kırpmadan bile yapardı.  Her istediği olduğu halde şımarık bir insan değildi. Aşk ile dolu bir evde mutlu biçimde büyümüştü. İyi bir üniversiteden mezun olmuş geleceği parlak bir insandı. Aklımdan bunları geçirirken abimin bahçede samimi bir biçimde bir kızla konuşurken gördüm. Uzun kuzguni siyah saçları, esmer tenine yakışmış yeşil bir elbise ile abimi kıskacına almış gibi gözüküyordu. Kendinden emim bir surat ifadesi olan abimde bu hareketlere rağmen pek etkilenmişe benzemiyordu. Cemiyetteki bekâr olan bütün kızların listesinde olan bu kişi kolay bir lokma değildi.

Pencereden bakmaktan sıkılmıştım. Babamla karşılaşmamak için odamdan dahi çıkmamıştım. Beni her gördüğünde yüzünde gördüğüm nefret, bu evdeki varlığımın gereksizliğini hissettiriyordu. Evde mutlu olabildiğim tek yer annemin kitaplarının bulunduğu kitap odasıydı. Evde vakit geçirdiğim dört köşesinde kitapların olduğu bir odaydı.  Duvarları tavandan yere kadar içinde kitap dizilmiş raflar vardı. Pencere duvarına monte edilmiş bir masa üstünde bir çalışma lambası mevcuttu. Kitap okumaya ara verdiğimde baktığım penceredeki manzara insana huzur verebilecek türdendi. Odamdan çıkıp kimse ile karşılaşmadan kitap odasına doğru yöneldim. Hızlı adımlarla odaya doğru çıktım. Son dönemlerde popüler olan şarkılar çalınmaya başladığında bu seste nasıl kitap okuyacağımı düşünmeme gerek yoktu. Çünkü arka bahçeye bakan oda sessizliğin içerisinde huzur veriyordu. İçeri girdiğim andan itibaren mutlu hissetmeye başlamıştım. Farklı bir dünyaya adım atmış gibiydim. Her şey bıraktığım gibi duruyordu. Babamın bu odadan haberi yoktu olsa bile bu odaya girmeme kesinlikle müsaade etmeyeceğini biliyordum. Gizli sığınağım, bu evde huzur bulduğum yerdi. Okumak istediğim kitabı almak için bulunduğu rafa doğru ilerledim. Karakterini kendimle özdeşleştirdiğim birçok kez okumama rağmen yine okumak istediğim kitabı elime aldım. Eski bir dostla buluşmuş gibi sevinçliydim. Masaya oturup kitabın okumaya başlamadan evvel buraya doğru geldiğini tahmin ettiğim ayak seslerini duydum. Kalbim inanılmaz derecede atmaya başladı. Eğer gelen babamsa neler ile karışılacağımı az çok tahmin ediyordum. Aklım erdiğinden beri her türlü söylediği söze katlanmış kabullenmiş karşı gelebilecek bir söz bile söylememiştim. Şu an bana karşı söyleyeceği her söze razıydım yeter ki bu evde huzur bulduğum tek yerden mahrum etmesini istemiyordum. Yüz yüze gelmemek için arkamı dönüp beklemeye başladım. Neden ondan korktuğumu bilmiyordum. Kapının açıldığına dair o malum ses ile karşıma gelebilecek her şeye hazır mıyım diye düşünürken:

“Şu koskoca evde saklanabileceğin o kadar çok oda varken seni elimle koymuş gibi bulmak biraz can sıkıcı.” Sesi duyduğum gibi arkamı döndüğümde bütün ihtişamı ile abim karşımda duruyordu.

“ Bu evde rahat olduğum yegâne yerin burası olduğunu biliyorsun.”

“İnsanlar arasına karışmam için bu partiyi düzenledim. İnsanlarla kaynaş diye ama sen buraya kitap okumaya gelmişsin.”

“Senin insanlarla hemen sohbet edemiyorum. Aklında hep var şu cemiyet dediğin topluluğa beni tanıtma isteğin var ama ben hayalet yaşamımla memnumum abi. Magazin gündeminde bir Özsaygın yeter.

“ İnsanlar seni tanımalı geri planda kalmak hayalet gibi yaşamak bir tercih meselesi olmamalı sevgili hayalet kardeşim. Taşıdığın soyadı herkesin istediği her şeye sahip olma gücünü sağlıyor. İstediğini yapma gücün elinde varken neden zor yolu seçiyorsun. Bu arada babamla karşılaştın mı?”

“ Babamla en son üniversite için evden ayrılırken yüz yüze gelmiştim hatırlarsan. Daha doğrusu kendisi yüzüme bile bakmamıştı.”

“Bence bu olayı çok büyütüyorsun Deniz, babam en az beni sevdiği kadar seni de…” cümlesinin tamamlamasına izin vermeden:

“Bazı gerçekler vardır abi sen istediğin kadar göz ardı etmeye çalış ama her defasında karşına çıkar. Neden bu evde doğum günüm hiç kutlanmıyor biliyor musun? Sen cevaplamadan ben söyleyeyim. Benim doğduğum gün annemin, yani babamın canından çok aşkla sevdiği eşi yani annemiz beni yaşatmak için kendi hayatından vazgeçip bu dünyadan gittiği gün. Doğduğum günden beri babam annemin ölümüne sebep olduğum için benden nefret etti. Seni sevdiği gibi beni sevmesi için her şeyi yapmama rağmen beni görmezden geldi. Hayalet gibi yaşamaya mahkûm etti. Onun sevdiği çocuk sadece sendin. Ben onun aşkla sevdiği eşinin hayatına son veren kişiydim. Ondan bir kez sevgi ile bana bakmasını isterken nefretle bakan gözlerle karşılaştım bu hayatta baba sevgisinden çok baba korkusu oldu, sevgisini hissetmek yerine nefretini hissettim. Nefretine karşılık nefret etmem gerekirken babamı çoktan affettim ve onu tanıyamadığım annem gibi öldüğünü varsaydım ve kabullendim.  Bu düşüncemin sebebi de annemin bana doğmadan evvel yazdığı mektuplarıydı.”

“ Nasıl yani annem sen dünyaya gelmeden evvel mektup mu yazmış. Nasıl buldun mektupları?”

“ Bu odayı keşfettiğimde,  babam iş seyahatinde olduğu sırada evin içerisinde dolanıyordum. Babam evdeyken bunu yapamazdım çünkü babamın bana karşı olan nefret dolu bakışları karşılaşmak onun sevgisinden mahrum olma hissi tarif edemeyeceğim duygulara sebep oluyordu. Bu kata çıktığımda odaların çoğu kilitli olduğunu biliyordum. Koridorun sonunda olan bu odaya hiç adım atmamaya fırsat bulamamıştım. Nasıl bir cesaret geldiyse kapının kilitli olduğunu düşünerek açmak için kapı tokmağına uzandığımda açıldı. Korkarak içeri adım attığımda beni sevgiyle karşıladı. Sanki annem bu odada benimle birlikteydi onu hissedebiliyordum. Annemin eli değmiştir kokusu sinmiştir diye raftaki her kitabı okumaya başladım. Her fırsat bulduğumda bu odaya geliyordum. Hayalet gibi yaşadığım bu evde bu odada yaşadığımı hissediyordum. Bu odada bir gün vakit geçirirken oturduğum masanın çekmecesi olduğunu fark ettim. Açmaya çalıştığımda kilitliydi. Anahtarı nerde olabilirdi ki. Annem gibi düşünmeye çalıştım. Nereye saklardı. Etrafıma baktığımda tam karşımdaki rafta duruyordu anahtar hiç yere gizlemeden ulu ortada duruyordu. Anahtarı alıp çekmeceyi açmak için kilidi çevirirken gizli bir şey yapıyormuş gibi hissediyordum. Üstünde adımın yazılı olduğu mektupları gördüm okumaya başladım. Annem benim için hazırlamıştı bu odayı ve benimle burada konuşuyordu. Ben doğduktan sonra olacaklardan haberi var gibi yazmıştı mektupları.  Babamın beni sevmemesine, nefret dolu bakışlarına rağmen onu affetmemi istiyordu. Sağlığı açısından çocuk sahibi olmaması gerektiği hamile kaldığında ise benim kalp atışımı duyduğunda babamın ısrarına rağmen aldırmaktan vazgeçtiğini doğuma yakın günlerde nasıl hissettiğini beni kucağına alıp alamayacağını bilmek istiyordu. Hiç tanımadığım annemi böyle tanıdım. Her mektupta bana ne yapabileceğimi anlatıyor hangi kitabı okumamı, bu odanın yedek anahtarının nerede olduğunu her şeyi… Bu mektupları okuduktan sonra karar verdim kendi ayaklarımın üstünde durmaya. Babamdan hiç şekilde destek görmeden yaşamalıydım. Kitap okurken mutlu hissettiğim için edebiyat okumaya karar verdim. Babamdan görmem gereken desteği sen verdin. Hangi bölümü ya da nerede okuduğum babam için önemli değildi. Bu evde bir hayalettim ben. Üniversiteyi kazandığımda bana hediye olarak şimdiki oturduğum evi aldın. Bu evde bir varlığımın olmadığını kabullenmiştim. Bu evde yerim yoktu, kendime yeni bir hayat kurmak için ilk adımı üniversiteyi kazanmakla başladı.

“ Annem sana yazdığı gibi bana da mektup yazıp bıraktı.

“Demek ki olacakları önceden hissetmiş ki yazmaya karar vermiş mektupları sen nasıl buldun?”

“Senin kadar bende annemi tanımıyorum aslında 2 yâda üç yaşındaydım. Gülümsemesini, sarıldığımda burnuma gelen o kokuyu gelir aklıma. Sen eve geldiğinde annem nerede diye sorduğumda uzak bir yere gittiğini yalnız kalmayayım diye seni gönderdiğini söylemişti anneannem. Ne zaman gelecek diye sorduğumda geri gelmeyeceğini zamanı geldiğinde bizim yanına gideceğimizi söylemişti. Çocuktum ne dediklerini anlamamıştım o zaman. Babamızın bana olan sevgisinden ilk başta annemin yokluğunu hissettirmedi ama aklım ermeye başladığında annemin sevgisini aramaya başladım.  Annem yatmadan evvel bana masal anlatırdı, 13 yaşında olduğum halde kitaplığımda duruyorlardı. Annemin eli değmiştir diye kitabı elime aldığımda arkasında bir kurdeleyle bağlanmış mektup destesi gördüm. Gizli bir şey keşfetmişim gibi heyecanlanmıştım. Annem el yazısı ile sana yazdığı gibi sen eve geldiğinde neler yapmam gerektiğini senin daima yanında olmamı babamın tavrına karşılık sana her şekilde destek sağlamamı istediğini yazıyordu mektuplarda. Ondan sonra babamın sana olan tavrına karşılık çocuk aklımla sana destek olmaya çalıştım. Senin büyüyüp aklın ermeye başladığında kendini sevdirme çabaların karşılıksız kalması sonucu her babamı karşıma alıp anlatmaya çalışsam da fikrini değiştiremedim.  Babamdan göremediğin sevgiyi ben sana gösterdim.”

“ Düşüncesi değişmiş olsaydı bana karşı nasıl olacağını hayal bile edemiyorum. Acaba annem babama mektup yazmış mıdır?”

“ Yazmış olsaydı şu ana bulup okumuş olamaz mıydı? Artık nasıl tahmin ettiyse ikimizde bir şekilde bulduk o mektupları babama yazmış olsa nereye koymuş olabilir ki?”

“Bilmiyorum eğer varsa o mektuplar bulunsa bile bir şeylerin değişmeyeceğini kabullendim ve ona göre bir düzen kurdum kendime. Bu akşam otobüsle dönüyorum İstanbul’a. Soyadı ise sadece bir benzerlik olarak biliyor çevremdeki insanlar. “

“Sen nasıl mutlu olmak istiyorsan Deniz, ben her zaman yanındayım. Artık bu odadan çıksak diyorum. Aşağı partiye gelmen için ısrar etmiyorum. Benim ortadan kaybolduğumu anlarlar. O yüzden bu gece sana uyku yok sevgili kardeşim. Herkes gittikten sonra çardakta abi kardeş muhabbetine bekliyorum.” 

Abimin sıkıca sarılmasıyla bana olan sevgisi ve güveni hissettiriyordu.  Gözümün içine baktıktan sonra odadan çıkıp partinin olduğu bahçeye doğru gitti.  Abim gittikten kısa bir süre sonra o gelene kadar okumak istediğim kitabı alıp sabahlamayı düşündüğümüz çardağa doğru ilerledim. Bugün hayatımın değiştiğini, hayal ettiğim yaşama doğru adım atacaktım. Ama nereden bilebilirdim atacağım bu adımın hayatımı tamamıyla değiştireceğini…

Yorumlar

Popüler Yayınlar